25 Ağustos 2009 Salı


Hafta sonu iftara kardeşime davetliydik. Maşallah kendisi yeni gelin ama hepimizden hızlı çıktı. Ertesi gün birlikte daha kalbalık bir iftar softası için kolları sıvadık. Sanki kalabalık olunca iftar iftar oluyor çok kalabalık bir aileye sahip olduğumuz için iki kardeş aynı şeyleri hissediyoruz:) Misafirlerimizle çok hoş bir akşam geçirdik. Sahura kadar oturup sohbet ettik, jenga oynadık. Gerçi kuleyi yıkmak bana hiç nasip olmadı ama bu sayede sahur hazırlığındanda kurtulmuş oldum kuleyi deviren sahur hazırlasın demiştik de :)
Bazı illerde ramazan davulunun yasaklandığını duymuştum televizyondan açıkcası üzülmüştümde güzel bir ramazan geleneği bana çocukluğumu hatırlatıyor. Oturduğumuz semtte davul geçen senelerde çalıyordu bu sene daha duyamadım zaten ancak uyanıksanız duyabilirsiniz o kadar sessiz yani... Uyandıramadıktan sonra ne anlamıvar ama olsun çalınmamasından iyidir. Manisa'da bu hasretimide gidermiş oldum davul öyle bir çalıyorki uyanmamak mümkün değil.



Bu arada benim kardeşim için yaptığım peçetelikler pek beğenildi. Pembeli bir takım peçetelikte Hilal için yapıcam yakında başlarım hazırlıklara tabii ki ilk burada yayınlıycam...

iftar menümüz

Mercimek çorbası
Patlıcan musakka
Tavuklu bezelyeli pirinç pilavı
Börülce salatası
Cacık
Kalbura bastı
Tulumba tatlısı
ve tabii ki ramazan pidesi

Ablacım herşey için teşekkürler Ramazanın sıcaklığını içimizde hissettik sayende en kısa zamanda aynı kadroyu bana bekliyorum :)

14 Ağustos 2009 Cuma

Sümela Manastırı




Merhabalar Sümela Manastırını merak edenler için gezimizin en keyifli durağı Sümela Manastırı...
Neden en keyifli çünkü canım arkadaşım Nurcan'cım da bize eşlik ettide onun için. Kendisine tekrar çok teşekkür ederim.



Sümela Manastırının mimari açısından çok ilgi çekici bir tarafı çok ama oraya ulaşmak için kat ettiğiniz yol boyunca manzara o kadar harika ki o kadar yolu geldiğinize kesinlikle değiyor.
Karadenizin güzelliği bizi öyle mest etti ki aşağıdaki baloncuktaki cümleyi sık sık tekrarladık.
Evet ersimdeki şahıs sevgili eşim olup kendisi gezi boyunca dağlardan aşağıya yuvarlanmak için elinden geleni yaptı. Aşağıdaki fotoğrafta insanları fotoğraf çekinirken bile düşmemek için sıkı sıkı tutundukları kayanın arkasına aşmış kitap okuyor manzaraya karşı...







Resmin sol alt köşesinde ismini gördüğünüz davut adlı sahış tarihi birkişilik değil tam bir tarihi eser katledicisidir. Ve kendisi gibi yüzlercesi daha duvarlardaki eserleri tahrip etmişler.
Burdan ona ve onun gibi arkadaşlara sesleniyorum : kurumamış betona terih atarak tarihe geçme anlayışınızla bir yere varamazsınız arkadaşar yazıktır...













Karadenizden sonra ege bize çok yavan geliyor geçen yıl geçerken hayran olduğum yerlere bugün bir kez daha baktımda yeşil kendini karadenizde bulmuş burdakiler taklidi dedim kendi kendime... O güzellikleri bir kez daha görmeyi nasip etsin rabbim bana ve görmek isteyen herkese :)
Bu arada dişim çok rahatsız çok zor yemek yiyorum bu yazımı okuyan herkesten dua istiyorum :(

4 Ağustos 2009 Salı

UZUNGÖL


Uzunca bir süre sizi haşema modelleriyle başbaşa bırakıp ortalıklardan kayboldum . Bu zaman zarfında ben deniz güzel bir Karadeniz turu yaptım.Gezenlerden hep duyardım ama bu kadarını hayal bile etmemiştim yolun bir tarafı orman bir tarafı deniz, harika bir manzara yeşilin her tonunu bulabileceğiniz derin ürkütücü ormanlar ve uçsuz bucaksız bir mavi... Rabbim ne güzel yaratmış hayran olmamak elde değil.
Karadeniz turu dedim ama bizim gezimiz Trabzonda bitti. Bir dahaki sefere tüm aile Artvine kadar gitmek niyetindeyiz.
Gezimizin son sizinle paylaşımımın ilk durağı Uzun Göl







Bu güzel fotoğrafı sitemize kazandıran ve aşağıdaki fotoğraflarda ki şelaleye beni sürükleyerek götürüp hayatımın en güzel manzaralarını görmeme vesile olan sevgili eşime tekrar teşekkür ederim. Onunla gezmesi çok zevkliydi.

Herşey bu duvarın arkasında ne olduğunu merak etmesiyle başladı...

Önce duvara biraz yaklaştık...

Meğer duvar aslında baraj görevi yapan bir setmiş arkasında ne güzellikler var hep beraber bakalım mı?


Evet minik bir gölet bizi karşıladı. Yukardan süzülen sular ...


Bizi bu muhteşem manzaraya ulaştırdı.


Manzara o kadar doğal ki dönüşte çektiğim fotoğraflara bakarken şelalenin kenarında çektiğimiz fotograflarda kendimi fazlalık hissettim.
Çamlar o kadar sık ki ağaçların arasından görbildiğiniz tek şey karanlık ormanın derinliklerinde kendimi yanlız hayal ettim de bayaa tırstım.Özellikle akşam üstü çıktığımızda dağları sisler içinde görünce..


Bu da gezimizden bir detay türkiş karavan (anteni bile var, valla azmin elinden hiç bişey kurtulmuyor örnek aldım amcaları kendime)




Bir daha ki yazı da sümela manastırı var merak edenlere duyrulur :)