14 Kasım 2010 Pazar

yeni yazı ekleyemiyorum...ÇÜNKÜ HAMİLEYİM

Yeni yazı ekleyemiyorum, çünkü ne görsem miğdem bulanıyor, bayıla bayıla yediğim yemegin boş tenceresine bile bakamıyorum. Sanırım zorlu bi kaç ay beni bekliyor :) 8 haftayı tamamladık çok şükür geçtiğimiz günlerde de kalp atışlarrımız tespit edildi. Kalp atışlarını duymadan sizlerle paylaşmak istemedim. İnşallah hayırlısıyla kucağımıza da alırız. Heyecanlı bir bekleyiş içerisindeyiz :)
   Bir daha ki kontrolde daha net bir fotomuz çıkarsa onuda paylaşıcaz sizinle teyzeleri şimdilik kendinize iyi bakın. Bu aralıkta eski yazılarımı güncellemeyi planlıyorum beni (pardon bizi) yorumlarınızdan mahrum etmeyin hepinizi çok seviyoruz :)
   not: fotograf netten, sanırım biz mavi okun gösterdiği zaman dilimindeyiz...

31 Ekim 2010 Pazar

KAHVALTI KEYFİ


Önceki gün sabah evden çıktığımda hava hala karanlıktı. Sabah 7:30 da ders başlıyor. Dolayısıyla karanlıkta yollara dökülüyoruz. Arabayı zar zor park ettiğim yerden çıkardım, aslında park ettiğim yer çok uğraştıracak bir yer değildi. Hayırdır inşallah deyip yola çıktım zaten evden okul 5 dk yok bile. Aniden öyle bir yağmur indiki silecekler yetişmiyor. Okula güçlükle ulaştım. Bu kez arabada rehin kaldım ne şemsiye var, ne de ayakta çizme :) gün gezmesine gider gibi evden çıkmışım.
Arkadaşlar şemsiyeyle gelip almasa yürünecek gibi değildi.
İzmir'in havasına güven olmaz diye hep söylüyorlar ve ben de biçok kez buna şahit oldum ama bu kadar ani, bu kadar sağnak ilk defa rastladım.
Allah'ım afetinden esirgesin, isterse ne kadar aciz olduğumuzu bi çırpıda fark ettiriyor.
Gelelim soframıza bu sabah yağmuru görünce nerde o güzel yaz sabahları diye içimden geçirmeden duramadım. Keyifli bir sabahta bu sofrayı eşimle ikimize hazırlamıştım.Çok özel bişey değil belki ama keyifli bir sabahtı.

26 Ekim 2010 Salı

KREMALI ve MERCİMEKLİ ERİŞTE ÇORBASI



Merhaba
Şu tarifini bir türlü veremediğim çorbanın tarifini vermeye geldim. Aslında tarif kafamızda hazırdı ama şu göz kararı olayı vardır ya hepimizde, en iyisi dergiden yazalım diye düşündük. Önce ki yazımda da bahsetmiştim Fatmacım yaptı bu güzel çorbayı, sofradakilerin hepsi çok lezizdi tekrardan ellerine sağlık diyorum, tarife geçiyorum.

Malzemeler:
1 çay bardağı erişte
1 çay bardağı yeşil mercimek
4,5 bardak tavuk suyu
1 yemek kaşığı un
1 çay bardağı süt
1 havuç
1 çay bardağı krema
1 tatlı kaşığı tereyağı
1 tatlı kaşığı nane, tuz

Hazırlanışı:
Mercimeği üzerini geçecek kadar su ile pişirip süzün. Tavuk suyunu derin bir tencereye alın ve orta ateşte kaynatın. İçine erişteleride ekleyip 3 dk pişirin.
Küçük bir kasede un ile sütü çırpın ve tavuk suyuna ekleyin. Mercimeği ve rendelenmiş havucu ilave ederek kısık ateşte 15 dk kaynatın. Kreme ve tuz ekleyerek ocaktan alın.
Tereyağını eritip içine nane karıştırın ve bu karışımı çorbaya ekleyin.
Servise hazırdır efendim afiyetler olsun :)
Not: Tarif Lezzet dergisinin 146. sayısındandır.
Fatma'cım çorbanın içine tavuk parçacıklarıda koymuştu, gerçekten çok besleyici bir çorba ellerine sağlık arkadaşım :)


23 Ekim 2010 Cumartesi

KATMER POĞAÇA

Bu katmer poğaçaları papatyamda gördüm göreli aklımdan çıkmıyorlardı. Ramazanın başında İzmir de sonunu Kırşehirdeydim. Bişeyler yapmak istiyordum ama sıcaktan elim kolum kalkmıyordu.  Sonunda oruç sıcak falan dinlemedim, oklavamı elime aldım. Tarif çok zahmetli gibi görünse de aslında pratik bile sayılabilir. Aynen milföy gibi puf puf poğaçalarım oldu. papatyamın blogunda daha detaylı anlatımı var ben ayrıntıları fotoğraflayamadım.(malum İzmir'in sıcağın da oruç ağız poğaça yapmak kolay değil)
Bir önceki yazıda çorbanın tarifini vericem demişrtim . Birazdan tarifi almaya gidiyorum unuttum sanmayın sakın unutmam unutamam....
Annem için geçmiş olsun dileklerini ileten ve bu uzun aradan sonra beni yorumlarıyla destekleyen arkadaşlarıma tek tek teşekkür ederim. Allah razı olsun :)


Malzemeler:
1 su bardağı süt

1 çay bardağı sıvıyağ

1 yumurta (akı içine, sarısı üstüne)

20 gr yaşmaya (veya 1 yemek kaşığı kurumaya)

2 çay kaşığı tuz

2 çay kaşığı tozşeker

Aldığı kadar un (yaklaşık 3,5 su bardağı kullandım)



Arasına; 75 gr tereyağ (oda sıcaklığında yumuşatılmış)

yeteri kadar çekirdekleri çıkarılmış siyah zeytin



Yapılışı:

Mayayı çok az ılık suyla erittim. Ilık süt, sıvıyağ, tuz, şeker, yumurta akı ve un ile ele yapışmayacak yumuşaklıkta hamur yaptım. Mayalanmasını beklemeden 8 parçaya ayırdım. Her parçayı tabak büyüklüğünde açıp, üzerine yumuşak tereyağından ince bir tabaka halinde sürdüm. Hamurları üstüste dizerek, her parçada bu işlemi tekrarladım. En üsttekine yağ sürmedim. Üstüste dizilmiş hamurları fazla ezmeden yavaş yavaş 60-70 cm çapına gelinceye kadar büyüttüm. Sigara böreği sarar gibi kesip, arasına zeytin koyarak sardım. 30-40 dakika mayalandırıp, üzerine yumurta sarısı sürdüm ve 180 derecede üzerleri kızarana kadar pişirdim.

10 Ekim 2010 Pazar

GERİ DÖNÜŞ...


Merhaba arkadaşlar,
Elimde olmayan nedenlerle uzun bir ara vermek zorunda kaldım. Annem yaz tatili boyunca iki ameliyat geçirdi, bende bu yazı Kırşehir'de geçirdim, çok şükür annem şimdi daha iyi bende bayram sonrası İzmir'e döndüm. Malum okullar açıldı benim için ve bi çok öğretmen arkadaşım için yorucu bi maraton başladı.Bu öğretim yılı hepimiz için hayırlı olur inş.
    Bu arada sevgili eşim umre ziyareti yaptı. Allah kabul etsin inş. Anlattıkları o kadar keyifli ki Allah nasip ederse tekrarına beraber gitmek istiyoruz. Umreden neler getirdi kısmına gelince tabii ki hurma, zemzem, kabe kokusu, birde saolsun bana notbook getirmiş bu yazımı sizinle notbookumdam paylaşıyorum. Klavyesi biraz değişik ama biz zorda olsa anlaşıyoruz kendisiyle :) (elif,be,te,se...)

 Gelelim bu güzeller güzeli soframıza;
Geçtiğimiz günlerde Fatma arkadaşıma davetliydik 5 kişilik bir ekiple çok keyifli bir yemek yedik, Fatmacım yemek yapmayı çok sever yemekli misafir gelecekse menü fikirlerini ondan alıyorum. Okul çıkışı bir kaç saatte hazırladığı sofradan da anlaşılacağı üzere .Çok becerikli bir ev hanımı. Hani eli lezzetli derler ya eskiler aynen öyle...
  Bu kısa zamanda hazırlamış olduğu menümüz:
  • kremalı erişteli tavuklu çorba
  • közlenöiş kırmızı biber salatası
  • rus salatası
  • yeşil salata
  • et sote
  • mısırlı pilav
  • mücver
  • zeytinyağlı barbunya
Yemeklerin hepsi çok güzeldi ama çorba ayrıca enfesti fotoğrafı ve tarifi bir dahaki yazıda inş.
Sevgiler...

8 Haziran 2010 Salı

BOYKOT!!!



İSRAİLİN ZULMÜNE DUR DİYELİM!!!
    Mavi marmara yardım gemimize yapılam saldırı içimizi yaktı. Hepimiz çok üzüntülü günler geçiriyoruz. Beni en çok üzen ise bu boykot listeleri ile tekrar tekrar yüzümüze vurulan gerçek!!!
O gerçek israili bizim zengin ettiğimiz gerçeği;
Arielle çamaşır yıkayıp temiz titiz zannettik kendimizi,
Vakko eşarpla setretmeye çalıştık kendimizi,
Bir elimizde cipsimiz bir elimizde kolamız, üzerimizde markalı spor kıyafetlerimiz farkına varmadık hiç kardeşlerimize yapılan bu zulme ortak edildiğimizin...

'' Çok üzülüyorum olanlara'' diyip boykot diyince yüzü değişenlere seslenmek istiyorum;
- ... ama ben başka kola içemem ki...
- ... ama öbürleri temiz yıkamıyo ki...
Bu bahanelerle kendinizi kandırmayın nefsinizin esiri olmayın.

Aşağıdaki kıssaya kulak verin ve unutmayın  Bİ TARAF OLAN BERTARAF OLUR!!!

Nemrud, İbrahim Peygamber'in ateşte yakılması emrini verdikten sonra meydan yere odunlardan büyük bir yığın yapılmış.
Odunları tutuşturmuşlar sonra. Alevler o kadar yükselmiş ki bulutların tutuşacağını sanmış çocuklar. Korkmuş kaçmış bütün hayvanlar.

İbrahim peygamber'i mancınıkla ateşin tam orta yerine atacaklarmış askerler. Atacaklarmış ki Nemrud'un ne güçlü bir kral olduğunu anlasın, görsün; bir daha ona karşı gelmesin İbrahim Peygamber.
Bu sırada bir karınca ağzında küçücük bir damla su ile koşa koşa gidiyormuş. Hem de boyu göklere varan cehennemi ateşe doğru.

Başka bir karınca onun bu telaşını görüp sormuş hemen yanına yanaşıp: "Bu acelen niye? Nereye böyle?"

Ağzında bir damla su taşıyan karınca o bir damlayı ellerinin arasına alıp, "Duymadın mı" demiş, "Nemrud, İbrahim Peygamber'i ateşte yakacakmış. işte ateşin olduğu yere su götürüyorum."

Bu sözleri duyan karınca kendini tutamayarak uluorta kahkahalarla gülmeye başlamış. "Sen şu ateşe dönüp yüzünü hiç bakmadın mı?" diye sormuş. "Ne kadar büyük. Senin bir damla suyun ona ne yapabilir ki?"

Su taşıyan karınca, "olsun" demiş. "Hiç olmazsa hangi taraftan olduğum anlaşılır."

Tarafımızı belli etmek zamanıdır kardeşler...

14 Mayıs 2010 Cuma

Zeytinyağlı Enginar Dolması

 Merhabalar,

Yine ortalardan kayboldum arkadaşlarımda bu durumdan sitemkar oldular :(

Açıkçası bende anlamadım bana neler olduğunu elimi ne una ne şekere süresim gelmedi :)

Bu halimin sebebi için tek şüpeli aldığım kilolar olabilir. rejim yapayım dedim ama meyve yemeyen biri içn ara öğünleri savuşturmak zor oluyor; biliyorum bunlar bahane ancak daha sağlıklı beslenmek iin çaba gösteriyorum nasıl mı işte zeytinyağlı enginar;

 Tarif vermek değilde tarif etmek olucak benim yaptığım;

2 adet enginarım vardı ve ben enginar dolması yapmayı çok arzu etmekteydim.

Önce bi internet turu yapıp alt yapı oluşturdum. Enginarları yapraklarının arasını açarak tazyikli suyunaltında güzelce yıkadım. Sonra sirkeli suda beklettim.

Bu arada pirinç, soğan, dereotu, maydanoz,  şişe domates,zeytinyağ, tuz, karabiber, 1 limon suyu(daha başka ne koydum ki hatırlamıyorum :) ile hazırladığım  harcı enginarın ortasına yapraklarının arasına boş bulduğum heryerine doldurdum. Tencereye yerleştirip tencereye 1-2- bardak sıcak su koydum. Buharında pişti dolmalarım o altta kalan suyun lezzeti bile harikaydı.

Bayıldım yerken gerçekten çok hoş ve pratik bir yemek ayrıca enginarın yapraklarınında kullanılıyor olması çok önemli vitanmininden tam anlamıyla yararlanmış olduk :)

Enginar tabak olarak kullanıldığında daha maliyetli bir yemek oluyor açıkçası ama bu haliyle oldukça ekonomik ve daha sağlıklı:)

Ne övdüm yemeğimi iyiki bi dolma yaptın diyorsunuz arkamdan dimi?

Eeeeee o kadar aradan sonra o kadarcık olsun :)

6 Mart 2010 Cumartesi

Çanta Mimi

 Tubacım beni mimlemiş saolsun, çantamda ne var ne yok merak etmiş ben de şöyle bi dibini silkeledim çantamın dökülenler bunlar oldu :)

    *  kurşun kalem
    *  kırmızı tükenmez kalem (malum yazılı kağıtları kırmızı kalemle okunuyor)
    *  not defteri
    * anahtarlığım
    * arabamızın anahtarı
    * katlanabilen diş fırçam
    * katlanabilen tarağım
    * kağıt mendil
    * el kremi
    * mp4 çalar
    * cüzdanım
    * pili bitik saatim (bir yıldır çantada dolaşıyor artık bi pil taktırsam iyi olucak)
    * ıvır zıvırları derli toplu tutan  çanta içi nazar boncuklu  çantam
    * güneş gözlüğüm malum İzmir'e yaz geldi bile
    * öğrencilerimle ilgili not kağıtlarımın bulunduğu zarfım (gözlüğün arkasındaki siyah şey)


Bu da bir yıldır nerdeyse aralıksız kullandığım çantam şekli şemali bi değişik ama oldukça kullanışlı o beni bırakmadan ben onu bırakamıycam sanırım :)

 Kendisini boşaltım fotoğraflamaktan çekinmiyorum çünki kendisi sık sık kardeşim tarafından karıştırılır. Ne aradığını ben hala çözemedim. Geçenlerde, ''Öğrenciyken çantanı karıştırmak daha zevkliydi'' demesinden yol için aldığım kraker ve sakızları aradığı kanısına vardım :) Ablacım özledim bi uğrayım bu taraflara artık..

Ben kimseyi mimlemiyorum arkadaşlar çantasını dökmeye erinmeyen tüm arkadaşları etkinliğe katılmaya devet ediyorum :) Zira merak ediyorum :)

28 Şubat 2010 Pazar

Bisküvili Tavuk Göğsü2

Merhabalar bu aralar o kadar yoğundum ki bloğumun birinci yaşını bile kutlayamadım :)

Geçte olsa ilk tarifimi yenilemek, o günden bu güne geçen zamanda bana destek olan herkese teşekkür etmek istedim. Yorumlarıyla destek olan arkadaşlarımdan ALLAH razı olsun :)

Yaklaşık bir yıl kadar önce lilavemor bisküvili tavuk göğsüyle tatlı bir başlangıç yapmıştı blog aleminde...

Buyrun tarifimiz;

 malzemeler:
yarım paket kakaolu pötibör bisküvü
4 su bardağı süt
1 su bardağı un
yarım paket margarin
1 su bardağı şeker
1 paket vanilya
1 yemek kaşığı kakao
arakat için 1 su bardağı süt 1 paket krem şanti

hazırlanışı:
    İlk olarak kakaolu bisküvüleri ve kakaoyu birlikte rondoda çekip un haline getiriyoruz.
Hazırladığımız bisküvü tozunu geniş ve köşeli bir borcamın tabanına yayıyoruz.
    Tavuk göğsü için margarinle unu kavuruyoruz. İçine sütü ve şekeri ekleyip muhallabi kıvamına gelene kadar orta ateşte pişiriyoruz. Altını kapatınca 1 paket vanilyayı ekleyip mikserde 5 dk kadar çırpıyoruz. Muhallebiyi ince bir kat halinde her yana eşit gelmesine özen göstererek bisküvilerin üzerine döküyoruz.(döktükten sonra düzeltilirse bisküveler muhallabiye karışıyor) soğuyunca üzerini streç filmle kaplayıp 1 gece dolapta bekletiyoruz.
     Servis etmeden önce  kremşantiyi 1 s.b. sütle hazırlayıp üzerine yayıyoruz. İnce uzun dilimler oluşturup spatula ile ikiye katlıyoruz böylece 3 katlı bir pasta görüntüsü oluşuyor. Krem şantini içine hindistan cevizi veya damla çikolata da katabilirsiniz bence çok yakışır afiyet olsun.:)

Pudingli Kek



Çikolata krizim tutunca akşam sitelerde dolaştım biraz, portakal ağacında bu pratik tarifi buldum. Hatice hanımı da burdan kutlamak isterim yeni bebeğiyle mutlu bi ömür nasip etsin Rabbim :)
 Ufak tefek değişikliklerle kendi kek kalıbıma uyarladım.  Artık favori kekim budur yazarken bile bi dilim daha yedim :)

Malzemeler:
  • 4 yumurta
  • 1 su bardağı toz şeker
  • 1 paket puding (ben bitter çikolatalı kullandım)
  • 1 su bardağından bir parmak eksik  sıvı yağ
  •  1 su bardağından bir parmak eksik yoğurt veya süt (hatta tarifinde su bile olabileceği yazıyodu)
  • 2 su bardağı un  (kıvama göre artıp azalabilir)
  • 1 buçuk paket kabartma tozu
  • 1 paket vanilya
  • İsteğe göre damla çikolata bence çok yakışıyor. Gerçi bana bıraksanız çikolatayı herşeye  katıcam :)
Yapılışı :
Yumurtaları mikserde 5 dk kadar köpürtüyoruz sonra şekerle beraber köpürtmeye devam ediyoruz, kalan malzemeleri ekleyip karışımı yağlanmış kalıba döküyoruz. 175 derecede pişiriyoruz. Harika kekiniz hazır.