29 Nisan 2009 Çarşamba

Zeytinyağlı Mantarlı Enginar




Enginarın karaciğere ve kolesterole faydalı olduğunu duydukça heves ediyodum kendisini pişirmeye, ancak bir Kırşehirli olarak bu ege bitkisinin nasıl temizleneceğini dahi bilmiyordum. Bugün bütün blogları dolaşarak nasıl temizleneceğini ve zeytinyağlı pişirilmiş tarifleri inceledim. Sonunda ortaya bu tarif çıktı; mantarlar tamamen doğaçlama olarak katılmış olup çok yakıştığı kanaatindeyim bilgilerinize... :)

Gelelim nasıl pişirdiğimize biz çekirdek bir aile olduğumuz için 3 adet enginarla pişirilmiş bir yemektir kendileri; temizlenince o kadar az kaldıki bari garnitürünü bol tutalım da karnımız doysun mantığıyla katılmış 2 adet patates mevcut olup diğer

malzemeler:
1 soğan
10 tane kadar kültür mantarının sadece sapları (şapkaları mantar ızgara oldular)
1 kahve fincan pirinç
1 tutam dereotu
1 çay kaşığı toz şeker
tuz
zeytinyağı

Yapılışı: İlk olarak ince kıyılmış soğanları zeytinyağıyla pembeleştiriyoruz içine küp küp doğranmış patatesleri ekliyoruz. Birazda böyle kavurup yarım bardak su katıp kısık ateşte pişmeye bırakıyoruz patatesler yumuşayınca (yaklaşık 5 dk da yumuşuyor) içine mantarları, tuzunu , şekerini ve enginarlarıda katarak pişirmeye devam ediyoruz. 5 dk kadar sonra ayıklayıp yıkadığımız pirinçleri ekliyoruz. Pirinçler pişmeye yaklaşınca ine kıyılmış dereotunuda katıp enginarlar pişince altını kapatıyoruz.
Enginarları parçalanmamasına dikkat ederek servis tabağına alıp içlerine tenceredeki harcımızdan dolduruyoruz.
Kalanınıda karnımız doysun diye garnitür olarak yiyoruz ;)

25 Nisan 2009 Cumartesi

Müberra Sultanda Bir Gün





İşte annemin yöresel yemek isteklerine dayanamayarak yaptığı keşkek ve tabii ki diğerleri... Gerçekten lezzet dolu bir sofraydı ellerine sağlık diyorum ve menüye geçiyorum.

Menümüz:

Keşkek
Güveç
İçli köfte
Zeytinyağlı sarma ve dolma
Peynirli börek
ve ben denizden portakallı revani


Bu güzel sofranın dizaynı Firuzancığıma ait... Ellerine sağlık.
Haftaya perşembe gün bende bakalım neler olacak merakla bekleyiniz :)

21 Nisan 2009 Salı

Gün Sofrası




Bu güzel sofrayı okul arkadaşlarımızla olan günümüzde bize Sevilay öğretmenim hazırladı. Hepside birbirinden güzel tatlardı, özellikle aşure için ayrıca annesinede teşekkür ediyorum.

Menümüz:
aşura
şekerpare
etli yaprak sarma
peynirli poğaça
havuç salatası
ıspanaklı börek


Bir de benim çok beğendiğim işleme yastıklardan bahsetmek istiyorum, sevilay hocam kendisi 1 yaz tatilini feda ederek bu güzellikleri çıkarmış ortaya bende en kısa zamanda denemek hevesindeyim bakalım cesaret

Kemalpaşalı Tavuk Göğsü



Bu tatlının ilhamını geçen pazartesi ziyaret ettiğimiz eşimin dayısın hanımı Sema abladan aldım kendisi benzer bir tarifi ekmek kadayıfına uygulamıştı ve çok hoş hafif bir tatlı çıkmıştı ortaya. Sema Abla muhallebisine kuru incir ve ceviz eklemişti ben meyva düşmanı bir kişi olarak sadece ceviz ekledim. Rabbim ne güzel yaratmış ceviz herşeylere yakışıyor :)

Malzemeler:

yarım paket Kemal Paşa tatlısı
2 s.b. şeker
2 s.b. su ile üzerindeki tarife göre hazırlandı.
4 su bardağı süt
1 su bardağı un
yarım paket margarin
1 su bardağı şeker
1 paket vanilya



Hazırlanışı : Tavuk göğsü için margarinle unu kavuruyoruz. İçine sütü ve şekeri ekleyip muhallabi kıvamına gelene kadar orta ateşte pişiriyoruz. Altını kapatınca 1 paket vanilyayı ekleyip mikserde 5 dk kadar çırpıyoruz. içibe 1 kahve fincanı kadar iri kırılmış ceviz ekliyoruz.


Dondurma kuplarına yada ayaklı bardaklara Kemal Paşalardan bardağımızın büyüklüğüne göre 2-3 tane paylaştırıyoruz. Üzerine tavuk göğsünü sıcak olarak paylaştırıyoruz. Bu aşamada tavuk göğsü çok sıcak olursa bardağınız çatlayabilir. ben üzerini rendelenmiş bitter çikolata ile süsledim. Hindistancevizide yakışır diye tahmin ediyorum...

18 Nisan 2009 Cumartesi

Kıymalı Gül Böreği ve Kahvaltı Sofrası





Bu sabah kahvaltıda çok kıymetli misafirlerimiz vardı. Kardeşim ve nişanlısı Mehmet. Geçen hafta nişan için memleket yollarına düşüp yaklaşık 1 hafta siteyle ilgilenememiştim. Mehmet evimize tanışmak için geldiğinde heyecandan yiyemediği böreklerden istedi İşte o börekler ve kahvaltı soframız...(aceleden fincanları bile koymadan çekmişim fotografları :)


Menümüz:
Gül böreği (yoğurt ve salçalı sos eşliğinde)
Krep (içine labne peyniri sürüp salam ile rulo sarılmış)
peynir tabağımız ve diğer kahvaltılıklar

Aklımda başka şeylerde yapmak vardı ama unun olmadığını akşamdan fark etmeyince kısmet değilmiş dedim...
GÜL BÖREĞİ:
12 adet için

3 adet yufka
300-400gr kadar kıyma
2 adet domates
1 adet soğan
1 adet biber
1 tatlı kaşığı domates salçası
tuz, karabiber, pulbiber
1 yemek kaşığı yoğurt
yarım ç.b. sıvı yağ
Hazırlanışı:
Kıymayı kavurup suyunu çekince içine ince doğranmış soğan ve biberi ekliyoruz biberler ölünce baharatını, salçayı ve domatesi ekleyip 2 dk kadar daha pişiriyoruz içimiz hazırdır efenin soğumaya bırakıyoruz.
Bir kasede sıvı yağ ile aynı miktarda suyu fırça yardımıyla karıştırıp 4 de böldüğümüz yufkalara sürüyoruz. Geniş kısmına hazırladığımız harçtan yayıp gül şeklinde sarıyoruz. Fırın tepsisine dizip üzerine 1 yemek kaşığı yoğurt biraz su (2 yemek kaşığı kadar kolay sürülmesi için) 2 yemek kaşığı sıvı yağ karışımını fırça ile sürüyoruz yoğurt çıtır çıtır olmasını sağlıyor.
200 derecede üstleri kızarana kadar pişiriyoruz.
Servis ederken sarmısaklı yoğurt ve salça sosu ile çok lezzetli ve hoş bi sunumu oluyor ama ben sarımsaksız yoğurt kullandım sabah yenmeyecekse sarımsaklı denenmesinden yanayım :)
Afiyet şeker olsun...

17 Nisan 2009 Cuma

ABDESTİN FAYDALARI



Hiç tereddüt etmeden söyleyebiliriz ki; abdest almak kadar sağlığa yararlı bir formül bulmak mümkün değildir. 15 asırdır farkına varmadan bu nimetten faydalanıyoruz. Bir gün gelecek inanmayanlar bile bunu taklit edecek ne var ki; abdestin sağlığa katkılarını son 50 yılın biyolojik bilgilerinden öğrenebiliyoruz. Tespit edilen sayısız faydalarından bazılarını şöyle sıralayabiliriz:



1- Günlük hayatımızda ellerimizin dokunmadığı yer, kapmadığı mikrop kalmıyor. Abdest alırken el, yüz ve ayakları yıkamak en güzel bir korumadır. Virüslerin parazit ve bakterilerin vücuda girişi böylece önlenebilir.



2- Solunum sistemimizin giriş kapısı olan burnumuzu yıkamakla, toz ve mikrop yığınlarının vücuda girmeleri önlenmiş olmaktadır.



3- Yüzün yıkanması, cildi kuvvetlenir, baştaki ağrı ve yorgunluğu hafifletir. Damar ve sinirleri harekete geçirir. Devamlı abdest alanların yüzünde yaşları ilerlese bile bir güzellik oluşur.



4- Gusl abdesti, gerekli hallerde, vücudun yeniden zindeliğini kazanmasını sağlar. Vücudu belli aralıklarla yıkamak koruyucu hekimlik yönünden çok önemlidir.



5- Günümüzde kızılötesi ışınlarla derinin dış fotoğrafları çekilmiş, statik elektrik tabakasının yoğunluğu tespit edilmiştir. Vücut sağlığı bu elektriksel denge ile yakından ilgilidir. Cildin elektrik yükü öfke halinde normalin 4 katına, guslü gerektiren hallerde 12 katına çıkmaktadır. Gusletmekle vücut yeniden normal elektrik yüküne dönmektedir.



6- Abdest ve gusl abdesti damarlardaki sertleşmeyi ve daralmayı önler, lenf sistemini harekete geçirip bağışıklığı güçlendirir.



7- Su bulunmadığı zaman toprakla yapılan teyemmüm de vücuttaki statik eletriği azaltmaktadır

KARAMELLİ PASTA


Bu pasta Leyla Ablam'dan kendisi ile yeni tanıştık ama ondan çok şey öğreneceğime eminin sevgilerimi yolluyor ve tarifine geçiyorum(en kısa zamanda deneyip kendi pastamında fotosunu ekliycem bu kadr güzel süsleyebilir miyim bilmiyorum ama :)

Malzemeler:

1 adet kakaolu pasta taban
1 s.b. süt
1 tatlı kaşığı nescafe
1 tatlı kaşığı şeker
1 adet karamelli pasta kreması(üzerindeki tarife göre hazırlanmış)
damla çikolata ve fıstık
Hazırlanışı:
1 su bardağı süte, 1 tatlı kaşığı nescafe, 1 tatlı kaşığı şeker ekleyip bu karışımla pasta tabanını ıslatıyoruz. Pasta kremasını üzerindeki tarife göre hazırlıyoruz ve pastanın ara katına bu kremadan sürüp damla çikolata ve fıstık serpiştiriyoruz. Kalan krema ile pastamızın etrafını kaplayıp şekil veriyoruz. Çok lezzetli bir pastadı yapımıda pratik acil durumlar için çok uygun bence :)

7 Nisan 2009 Salı

ÇİĞ KÖFTE



Çiğ köfte dışarda yemeye hiç cesaret edemeyeceğim ama yemektende vazgeçemeyeceğim bir lezzet, yapması bence kolay ama yoğurmaya gücüm yetmez ki... Allah razı olsun eşim de bu vazifeyi üstüne alınca bu lezzetli köfteler çıktı ortaya kendisine teşekkür ediyorum. Aslında tamamen göz kararı yapılıyor ama ben buraya ekleyebilmek için kattığım malzemeleri ölçmeye çalıştım, siz yoğururken arada tadına bakın köfte sizi yönlendirecektir.

Malzemeler:

# 400-500 gr yağsız kıyma
# 4 su bardağı köftelik esmer bulgur
# 1 adet büyük boy soğan
# 1 yemek kaşığı biber salçası
# 2-3 yemek kaşığı isot
# 1 yemek kaşığı domates salçası
# 2 diş sarımsak
# 1 limon
# 2 yemek kaşığı zeytin yağı
# 2 olgun domates
# yarım demet maydanoz
# tuz, karabiber, pul biber

Hazırlanışı:

Soğanları incecik doğruyoruz(robottanda geçirebilirsiniz)soğanları ve kıymayı tuz, karabiber,pul biber ile birlikte iyice yoğuruyoruz. İçine bulguru salçaları katıp yoğurmaya devam ediyoruz. İsotu 1 çay bardağı kadar sıcak su ile karıştırıp köfteye ekliyoruz. Domatesleri soyup rendeliyoruz köfte kurudukça ekliyoruz. 2 diş sarımsağı ezip üzerine 1 limonun suyunu ve 2 yemek kaşığı zeytin yağını katıp malzemeye ekliyoruz. Burdan sonrası kuvvet işi bulgurlar dişe değmeyene kadar yoğuruyoruz. Bu işlemi hızlı yapmazsanız köfte şişer. Kıvamına gelince ince kıyılmış maydanozu ekleyip son kez yoğuruyoruz ovucumuzun içinde parmaklarımızla şekil vererek servise hazırlıyoruz.

Not: Köftelerinizden artarsa kuru köfte gibi şekil vererek teflon tavada çok az yağla iki taraflı pişirebilirsiniz işte size pratik kül bastı...
Bu arada benden tavsiye kalabalıkla daha lezzetli oluyor bu verdiğim ölçüler 5-6 kişi için yeterli oluyor:)

3 Nisan 2009 Cuma

Hayırlı Cumalar


ALLAH'ım ! senden hayırlı işler yapmayı, kötülükleri terk etmeyi, fakirleri sevmeyi, bizi bağışlamanı, bize merhamet etmeni dileriz. Senden senin sevmeni, senin sevdiklerinin sevgisini ve bizi senin sevgine yaklaştıracak amellerin sevgisini dileriz...

AMİN

2 Nisan 2009 Perşembe

ZEYTİNLİ CEVİZLİ KURABİYE





Bu kurabiyelerin tarifini ab-ı hayat arkadaşımızın sitesinde gördüm ve zeytinli poğaçayı çok seven biri olarak hemen denemeye karar verdim. İnanılmaz güzel bir lezzet kendisine çok teşekkür ederim bana Ankara'daki poğaça çay kahvaltılarımızı ve dersanede çalışırken ki arkadaşlarımı, yaşadığımız çok güzel anları hatırlattı inanın gözlerim doldu. Bir çok arkadaşımla uzun zamandır görüşemiyorum ama hepsini ne çok özlediğimi şimdi daha iyi anladım. Ve öğrencilere sesleniyorum öğrenciliğin tadını çıkarın!

Malzemeler:
# 125 gr. tereyağı (oda sıcaklığında)
# 1 çay bardağı sıvıyağ
# 1 çay bardağı yoğurt
# 1 çorba kaşığı sirke
# 1 tatlı kaşığı tuz
# 1 çay bardağı çekirdeği çıkarılmış siyah zeytin
# 1 çay bardağı çekilmiş ceviz
# 3 su bardağı un
# 1 paket kabartma tozu
# 1 yumurta beyazı (sarısı üzerine)
# süslemek için çörek otu yada susam


Yapılışı:

* Oda sıcaklığında yumuşamış tereyağı, sıvıyağ, sirke, yumurta beyazı, yoğurt ve tuzu derin bir kabın içerisinde karıştırın.
* Karışıma küçük doğranmış zeytin, ceviz, un ve kabartma tozunu ekleyip yoğurun.
* Yoğrulan hamurdan istediğiniz büyüklükte parçalar alıp yuvarlayın.
* Yağlı kâğıt serilmiş fırın tepsisine dizin.
* Fırça ile üzerlerine yumurta sarısı sürün ve susam serpin.
* Önceden ısıtılmış 170 derece fırında kontrollü olarak 30–35 dakika pişirin.